DOGO şu anda, internet üzerinden 80’den fazla ülkeye neşeli tasarım ürünlerinin gönderimini yapıyor ve toplamda sahip olduğu 33 mağazaya her geçen gün yenisini ekleyerek yoluna devam ediyor. PARA Dergisi Eylül Sayısında, Kurucularımız Gökhan Peksarı ve Gökçe Peksarı ile DOGO’nun Yurtiçi ve Yurtdışındaki Büyük Başarı Hikayesi Hakkında Bir Röportaj Gerçekleştirdi.
DOGO fikri nasıl ortaya çıktı?
DOGO, tasarım meraklısı ben ve kız kardeşim Gökçe’nin oluşturduğu bir proje. Annem ve babam inşaat sektöründe iş yapıyorlardı, bu nedenle bizim de aynı sektörde bulunmamız konusunda çok istekliydiler. Ancak biz, tasarım yapabileceğimiz bir ajans kurma yoluna gittik. O günlerde Türk değerleri ve motifleri yükselişteydi. 2006’da Turqs markasıyla Kültür Bakanlığı’na ürünler hazırladık. Gelen yabancı misafirlere yönelik oluşturulan bu markaya yaptığımız baskılı ürünler ile başarıya ulaştık. Unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizi gün yüzüne çıkararak, Türk gençlerine hatırlatmayı doğru bulduk. Tarihi değerlerimizin fotoğraf ve figürlerini bastığımız tişörtlerimiz satış patlaması yaptı. Çok ses getiren bu koleksiyonla başarı hikayemiz başladı ve ürünlerimizi satarak perakende işine girmiş olduk.
Şimdiki büyüklüğe nasıl geldiniz?
Turqs markası ve şirketlere yaptığımız benzer baskı işleri bize ajans mantığıyla projeyi ele alarak 360 derece bakmayı öğretti. Farklı olmayı ve yenilikleri seven genç bir ekip olarak erken dönemde web sitemizi hazırlayarak e-ticarete başladık. O günlerde gelişen teknoloji, ürünlerin kişiselleştirilmesi ihtiyacını doğurmuştu. İnovasyonun önemine hep inanıyorduk ve işimize inovasyonu eklemenin zamanı gelmişti. Çok basit işler yaptık. Cep telefonları ve notebook’lar birbirlerine o kadar çok benziyorlardı ki onlara biraz tasarımsal dokunuşlar bizi farklılaştırır diye düşündük ve DOGOskinz markasıyla DOGO markasının başarı hikayesi başladı. Ürün geliştirme ile biraz daha az zaman geçirebilseydik, dünyada telefonlara sticker üreten ilk marka olacaktık. Ama olmadı, Kanadalı bir tasarım firması bizden önce davrandı. Ama biz de üretime geçerek dünyada ikinci olduk. İnsanlar simsiyah teknolojik cihazlarını sunduğumuz yüzlerce tasarımla renklendirmeyi çok sevdiler.
Ne kadarlık satış yaptınız?
100 binlerce adet… Türkiye sahip olduğu genç nüfusu ve kredi kartı penetrasyonu ile o yıllarda internet perakendeciliğinde çok hızlı yer alıyordu. Alışveriş sitesi Markafoni ile daha kuruluşunda tanıştım. İşbirliği yaparak ürünlerimizi bu kanal üzerinden de satışa sunduk. Bu sayede satışlarımız çok hızlı arttı. Baskılı çanta üretmek için de doğru zamandı, onlar da büyük ilgi gördü. Makinelerimiz, malzemelerimiz var farklı ne yapabiliriz diye düşünürken, internetten dijital tablo satışı yapma fikrini bulduk. Dijital tabloyu biz bulmadık, ama ilk kez online satışı biz gerçekleştirdik. Bu bir inovasyondu.. Haftada 2-3 tır dolusu ürünümüz Türkiye’ye dağılıyordu. 2010’da ise dünyada ilk kez ayakkabıya dijital baskı yapan marka olduk. Bu sayede, kısa sürede dünya çapında tanınan bir şirket haline geldik. Yabancı fon ve markaların bize ilgisi var. Stratejik bir ortakla globalde güçlü bir marka olmayı hedefliyoruz.
Ürünlerinizi kimler kullanıyor?
Eğlenceyi üzerinde taşıyacağınız ürünler yapıyoruz. Yaptığımız eğlenceli tasarımlarla yaratıcılığı seven, sanatı önemseyen tüketicileri yakalıyoruz. İnsanlar mağazalarımıza çığlık atarak giriyor. Sıcak, sevimli, gerçek tasarımlarla insanların duygularını yakalayarak markamızı ve ürünlerimizi tercih etmelerini sağlıyoruz. Belki de bu yüzden çok geniş bir yaş aralığı ve her yaştan oluşan bir profile hitap ediyoruz. Sevilen çizgi karakterlerden, efsanevi kahramanlara kadar geniş bir yelpazede baskılarımız mevcut… Seyahat, kasa önü gibi ürünler de geliştiriyoruz.